top of page
  • Yazarın fotoğrafıhseturkiye

Uranyum Nedir? Atom Çağının Hammaddesi Hakkında Gerçekler Neler?

Uranyum Nedir?


1789'da Heinrich Klaproth, peşblend (uranitit) mineralinden yeni bir element izole etti ve bu elemente Uranüs gezegenine atfen uranyum adını verdi. Atom numarası 92 olan uranyum, kararsız ve radyoaktif bir ağır metaldir. Nükleer çağ, 1938'de nükleer fisyonun keşfiyle başladı ve uranyum, nükleer bombaların ve enerjinin hammaddesi olarak kullanıldı.

Uranyum Nasıl Çıkarılır?


Uranyum, farklı uranyum minerallerinde bulunabilir ve uranyum cevheri bu minerallerden ve çevresindeki kayaçlardan oluşur. Cevheri çıkarmak için, uranyum konsantrasyonuna bağlı olarak değişen miktarlarda malzemenin (artık) çıkarılması gerekmektedir. Cevherdeki uranyum konsantrasyonu önemli ölçüde farklılık gösterebilir. Örneğin, yüzde 0,1'lik "normal" bir uranyum içeriği elde etmek için, bir ton uranyum yani 1.000 ton cevher çıkarılması gerekmektedir. Uranyum, uzun bir süre boyunca yalnızca yeraltı veya açık ocak madenciliği yöntemleri kullanılarak çıkarılmıştır. Ancak 1980'lerden itibaren, yerinde kimyasal yıkama işlemi (yerinde liç) tercih edilmektedir.

Uranyum Nasıl Üretilir?


  1. Keşif ve Maden Bulma: İlk adım, uranyum madeni belirlemektir. Bu, jeolojik araştırmalar, sondajlar ve mineral bulma teknikleri kullanılarak gerçekleştirilir.

  2. Madencilik: Uranyum madeni belirlendikten sonra, çıkarılması için uygun yöntem seçilir. Bu, açık ocak madenciliği, yeraltı madenciliği veya yerinde liç gibi yöntemler olabilir.

  3. Kırma ve Zenginleştirme: Uranyum cevheri, madenden çıkarıldıktan sonra kırılır ve öğütülür. Daha sonra zenginleştirme adımına geçilir. Bu adımda, uranyum oksit veya uranyum dioksit gibi bileşikler elde edilir.

  4. Zenginleştirme: Uranyumun doğal olarak bulunan izotoplarından (%99,3 uranyum-238 ve %0,7 uranyum-235) uranyum-235'in oranını artırmak için zenginleştirme işlemi yapılır. Bu işlem, gaz difüzyonu, santrifüj veya lazer yöntemi gibi teknolojilerle gerçekleştirilebilir.

  5. Yakma: Zenginleştirilmiş uranyum, nükleer reaktörlerde veya nükleer silah üretiminde kullanılmak üzere yakılır.

  6. Atık Yönetimi: Uranyum işleme süreci sonucunda ortaya çıkan atıkların yönetimi çok önemlidir. Bu atıkların güvenli bir şekilde depolanması ve işlenmesi gerekmektedir.


Uranyum Bozunma Süreci


Uranyum, kurşun ve cıva gibi canlılar için zehirli bir ağır metaldir ve doğal olarak radyoaktiftir, bu da onu radyo-toksik yapar. Bozunma süreci sonunda sadece kararlı kurşun-206 kalana kadar alfa, beta ve gama radyasyonu yayar. Bu nedenle uranyum madenciliği sırasında ortaya çıkan tozlar, radyoaktif parçacıklarla doludur ve hava radon gazı ile kirletilebilir.



DÜNYA ve Uranyum


Uranyum, doğal olarak dünyanın birçok bölgesinde bulunur ve çeşitli ülkelerde çıkarılır. Önemli uranyum üreticileri arasında Kazakistan, Kanada, Avustralya, Namibya, Rusya ve Çin gibi ülkeler bulunmaktadır. Bu ülkeler, uranyumun madencilik, zenginleştirme ve ticaretinde önemli roller üstlenmektedirler.

Nükleer enerji talebinin artmasıyla birlikte, uranyum talebi de artmaktadır. Ancak, uranyumun kıt kaynaklarından biri olması ve çıkartılması ve işlenmesi karmaşık bir süreç olması, uranyum endüstrisinin önemli zorluklarla karşı karşıya olduğu anlamına gelir.

TÜRKİYE ve Uranyum


Türkiye, nükleer santral sahibi olmamasına rağmen 1950'lerden beri uranyum arama çalışmalarına devam ediyor. Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen bu çalışmalar sonucunda ekonomik olabilecek 19.736 ton uranyum tespit edildi. Ancak bu rezervlerin ne kadarının üretebileceği belirsiz. Türkiye'deki uranyum rezervlerinin genellikle düşük tenörlü olduğu kabul ediliyor ve bu rezervlerin ekonomik açıdan geri kazanılabilirliği sınırlı. Örneğin, Kanada'daki Cigar Lake madenindeki uranyumun içeriği yüzde 13'e kadar çıkabilirken, Türkiye'deki uranyumun konsantrasyonu genellikle yüzde 0,1 veya daha azdır. Geleneksel yöntemlerle çıkarılan bir ton uranyum cevheri başına 999,9 kilogram atık oluşur, bu da hem ekonomik hem de ekolojik açıdan ciddi sorunlar yaratabilir.


URANYUM ve Atık Sorunu


Uranyum madenciliği sonrasında ortaya çıkan atıklar, çevresel ve sağlık açısından ciddi riskler oluşturabilir. Harita, bu atık miktarını ve dağılımını göstermektedir. Ancak, uranyum cevherinin konsantrasyonu ve madencilik yöntemleri gibi faktörlere bağlı olarak, radyoaktif atık miktarı önemli ölçüde değişiklik gösterebilir. Ne yazık ki, nadir durumlarda bu atıkların düzgün bir şekilde temizlendiği görülmemektedir.

Bazı ülkeler, uranyum madenciliği artıkları hakkında yeterli bilgi vermemekte veya bu konuda şeffaf olmamaktadır. Bu da, atıkların etkilerinin tam olarak anlaşılmasını ve yönetilmesini zorlaştırır. Bu nedenle, uranyum madenciliği atıklarının etkilerini azaltmak için uluslararası işbirliği ve standartlar büyük önem taşır.




NÜKLEER SANTRALIN TÜRKİYE’YE MALİYETİ


Türkiye'nin nükleer enerji girişimleri uzun bir geçmişe dayanıyor. 1970'lerde başlayan çabalar, Akkuyu Nükleer Santralı Projesi ile somutlaştı. Ancak, projenin ilerlemesi ve tamamlanması birçok aşamada gecikmelerle karşılaştı. Türkiye ve Rusya arasında yapılan anlaşmaya göre, Akkuyu Nükleer Santralı'nın yapımını üstlenen proje şirketinin çoğunluk hissesi Rusya'ya ait. Bu durum, santralın işletilmesinde Rusya'nın belirleyici rol oynaması anlamına geliyor. Santralın faaliyete geçmesiyle, Türkiye'nin enerji dışa bağımlılığının artacağı endişesi bulunuyor. Ayrıca, Akkuyu Nükleer Santralı'nın elektrik üretim maliyetleri ve satış fiyatları, ulusal bütçeyi etkileyebilecek boyutta. Güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklarla karşılaştırıldığında, nükleer enerjinin maliyet açısından daha yüksek olduğu ortaya çıkıyor. Bununla birlikte, Türk Lirası'nın dolar karşısında yaşadığı değer kaybı da projenin finansmanını zorlaştırıyor, çünkü gelirler Türk Lirası cinsinden elde edilip dolar cinsinden elektrik faturası ödeniyor.



Nükleer enerjinin maliyetini değerlendirirken, sadece elektrik fiyatı temelli kıyaslamalar yeterli değil. Potansiyel bir nükleer kaza sonucunda yaşanacak can kaybı, toprak ve su kirliliği gibi sorunlar, temizlik çalışmaları için harcanacak maliyetler, turizm, tarım ve balıkçılık gibi sektörlerde oluşacak kayıplar da dikkate alınmalıdır. Bir düşünce kuruluşu olan Ekonomik Araştırmalar için Japonya Merkezi, Fukuşima'daki nükleer kazanın ekonomik maliyetinin 470 ila 660 milyar dolar arasında olacağını tahmin etmişti. Ayrıca, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Akkuyu'daki nükleer santralın yer seçiminin ve etüt çalışmalarının yeterli özenle yapılmadığına dikkat çekti. Japonya Mali Denetleme Kurulu'nun Kasım 2022'deki açıklamasına göre, Fukuşima'daki temizleme çalışmaları için şu ana kadar 82 milyar dolar harcanmıştır. Fukuşima ve Çernobil kazaları sonrasında, binlerce insanın göç etmek zorunda kaldığını ve binlerce kilometrekarelik alanın kullanılamaz hale geldiğini unutmamak gerekir. Bu nedenle, elektrik üretimi için daha temiz ve ucuz alternatiflerin olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.


İklim dostu enerji efsanesi, nükleer endüstrinin, iklim değişikliği krizini çözmek için nükleer enerjiyi öne sürmesidir. Ancak daha hızlı, ucuz ve güvenli alternatifler mevcuttur.

Nükleer endüstri, uranyumun kömüre göre çok daha fazla enerji üretebilmesini savunarak nükleer enerjiyi fosil yakıtlara tercih etmiştir. Şimdi ise iklim krizini bahane ederek nükleer enerjinin kullanımını artırmak istemektedir. Ancak, uranyum madenciliğinin sağlık riskleri, nükleer kazaların olasılığı ve nükleer atıkların bertarafı gibi sorunlar göz ardı edilmektedir. İklim değişikliğiyle mücadele gerekçesiyle nükleer enerjinin sürdürülebilir olarak kabul edilmesi, bu teknolojinin risklerini hafife almak anlamına gelmektedir. Bu durum, nükleer enerjiye büyük devlet destekleri sağlanması gerektiğini öne sürmektedir. Ancak, rüzgar ve güneş enerjisi gibi daha güvenli ve ekonomik alternatiflerin giderek yaygınlaşması göz önüne alındığında, nükleer enerjiye yatırım yapmanın mantıklı olup olmadığı sorgulanmalıdır. Nükleer endüstrinin mali durumu ve gerçek maliyeti hakkında şeffaf bir bilgi verilmemiştir. Ayrıca, nükleer enerjinin sadece ekonomik değil, aynı zamanda askeri amaçlar için de kullanıldığı göz önünde bulundurulmalıdır.


Almanya, nükleer enerjiyi aşamalı olarak sonlandırma kararı alarak Nisan 2023'te kalan ikinci nesil reaktörlerini kapatmayı planlıyor. Üçüncü nesil reaktörlerin inşası, bazı ülkelerde giderek zorlaşan koşullar altında gerçekleşiyor. Örneğin, Finlandiya'daki Olkiluoto 3 projesi planlanandan 13 yıl sonra tamamlandı ve maliyeti beklenenin üç katına çıktı. Fransa'daki Flamanville projesi de benzer şekilde maliyet artışlarıyla ve gecikmelerle karşılaştı. İngiltere'nin Hinkley Point C1 ve C2 reaktörleri de yüksek maliyetlerle ve uzun inşaat süreleriyle gündemde.

Nükleer endüstri, dördüncü nesil reaktörlerin çözüm olduğunu savunuyor. Ancak, bu reaktörlerin geliştirilmesi ve inşası da uzun zaman alıyor ve pahalıya mal oluyor. Ayrıca, teknik güvenlik konusunda yapılan vurgu, doğal afetler, terörist saldırılar ve insan hataları gibi diğer güvenlik tehditlerini göz ardı ediyor. Dahası, bu reaktörlerin kullanımı nükleer silah yapımını kolaylaştırabilir ve iklim krizini çözmek için uygun bir çözüm olmayabilir. Almanya Bilimsel Hizmetler Kurumu'nun değerlendirmesine göre, ticari olarak kullanılabilir bir dördüncü nesil reaktörün 2060'tan önce devreye alınması beklenmiyor.



 

Kaynak:

nuclear-free.com/ mediaportal/news/ tuerkischer-uranatlas.html rosalux.de/en/uraniumatlas

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page