top of page
  • Yazarın fotoğrafıhseturkiye

"Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması"na Neden Beş Sektör Dahil Edildi? Amaç Ne?

2023 yılının gelmesi ile beraber raporlama dönemi başlamış oldu. 2026’da ise tamamen devreye girmesi planlanan “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” neden sadece beş sektör ile başladı? Bu sektörler seçilerek ne amaçlandı? Diğer sektörler dahil edilecek mi? Yazımızın devamında bu soruların cevaplarını bulabilirsiniz.


“Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması”nın sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için açıkçası sektörlerin belirlenmesi çok önemliydi. Sektörler belirlenirken ilk olarak Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi baz olarak alındı. Çünkü “Emisyon Ticaret Sistemi” 2005 yılından günümüze kadar bir şekilde uygulanmaya çalışılmış ve eksik yanları, sorunları tespit edilmişti. Diğer bir parametre ise karbon salınımı, diğer sektörlere nispeten daha fazla olan sektörlerin olmasıydı. Büyüklük olarak oldukça fazla olan karbon kaçaklarının azaltılmasını sağlamak, belki de diğer sektörlerin tamamının karbon sıfır yapmak ile eşdeğer olabilecekti.


Dünya’da kütlesel sera gazı emisyonları 2021 yılı için yılda 50 Gt’dur. Bu da basit bir hesaplamayla kişi başına 6,6 tona tekabül etmektedir. Avrupa Çevre Ajansına göre 2020 yılı için sera gazlarının salınımları dağılımlarını aşağıdaki grafite görebilirsiniz. Grafikten görebileceğiniz üzere esas aktörün enerji üretimi ve yüksek enerji tüketen sanayilerin olduğunu görebilirsiniz.



Yine başka bir araştırmada, alt sektörlerin her biri tek tek incelendiğinde demir ve çelik üretiminden kaynaklanan enerjiyle ilgili emisyonlar %7,2, çimento üretimi %3, gübre üretimini de içeren kimyasal ve petrokimyasal üretim kaynaklı emisyonlar %3,6, alüminyum gibi demir dışı metallerin üretimi ise küresel sera gazı emisyonlarının %0,7’sinden sorumlu olduğunu görebiliyoruz.

Avrupa Birliği tüm bu değerlendirmelerin sonucunda, tüm riskleri de değerlendirerek toplam sektör sayısını 12’ye indirebildi. Son olarak bu 12 sektörün yıllık toplam karbon emisyonlarını hesapladı ve aşağıdaki tablo ortaya çıktı.




Bu tabloya baktığımızda ilk 5 sektörün toplamının diğer tüm sektörlerin toplamının neredeyse 3 katı olduğu görüldü. Özellikle buradaki ilk beş sektör ürünlerin karbon emisyonlarının yoğunlukları ve hacimler de belirleyici oldu.


Ayrıca kapsam ne kadar arttırılırsa denetim ve uygulanabilirlik zorluklarını da göz önüne alınarak bazı değerlendirmeler sonucunda ilk beş sektörde karar kılındı. Ancak Avrupa Birliği “Yeşil Mutabakat” kapsamında devam ettirdiği çalışmalarda özellikle yakın gelecekte “Kağıt Sanayi”sinin dahil edilmesi planlanmaktadır. Diğer etkenlerden bir tanesi de gerekli hesaplamaların yapılabilmesi gerekli olan referanslarında henüz daha diğer sektörler için tamamlanmamış olmasını da sayabiliriz.

Avrupa Yeşil Mutabakatı, Türkiye’yi çok etkileyecek. Demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve elektrik üretimi sektörlerinden AB’ye ihracat yapan şirketlerimiz en derin maliyetlerle ilk yüzleşecek olan şirketler olacak. Ayrıca önerinin gelecekte daha fazla sektörü ve ürünü kapsayacağı biliniyor. “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması”nın kapsamı genişletilerek tedarik zincirinin ilerisine ulaşılması, AB’deki üreticilerin ürünleri yerine ithal malların ikame edilmesi riskini ortadan kaldırabilir ki bu AB’nin en büyük amacı.


170 görüntüleme0 yorum

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page