top of page
  • Yazarın fotoğrafıhseturkiye

Pandemi ile Hayatımıza Giren Ozon Ne Kadar Masum?

OZON NEDİR?


Ozon (O3), atmosferde en yoğun olarak troposfer ve stratosfer tabakaları olmak üzere iki ayrı tabakada ve ayrı şekilde bulunmaktadır. Stratosfer tabakası içerisinde, yerden yaklaşık 10-50 km yükseklikte doğal olarak bulunan ve atmosferdeki toplam ozonun % 90’lık kısmını oluşturan stratosferik ozondur. Stratosferde bulunan ozon dünyadaki canlılığı güneş ışığının zararlı etkilerinden korumakta olduğundan iyi huylu ozon olarak da isimlendirilir.


İkincisi ise; yerden yaklaşık 10-15 km yükseklikte bulunan, atmosferdeki toplam ozonun % 10’luk kısmını oluşturan ve insan kaynaklı olan troposferik ozondur. Troposferde bulunan ozon insan sağlığına zararlı etkileri bulunduğundan kirlilik olarak tanımlanmaktadır.

Yer seviyesi ozon (troposferik ) kirliliği atmosfere doğrudan salınmamaktadır. Güneş ışığının etkisiyle, atmosfere salınan azot oksitler ve uçucu organiklerin karmaşık kimyasal tepkimeleri neticesinde oluşmaktadır. Bu sebeple azot oksit ve uçucu organik kirleticileri ozon öncül kirleticiler olarak da tanımlanmaktadır. Küresel ölçekte metan ve karbonmonoksit gazları da ozon oluşumuna sebep olabilmektedir. Azot oksitler ve uçucu organik kirleticilerinin temel kaynakları olan trafik, çözücü kullanımı ve sanayi tesisleri dolaylı olarak yer seviyesi ozon kirliliğine yol açmaktadır. Yer seviyesi ozonu şehrin üzerinde tabaka halinde birikebildiği gibi önemli mesafelere de taşınabilmektedir. Ülkemizde yaz aylarında daha etkili olan güneş ışığı ve yüksek sıcaklık sebebiyle yer seviyesi ozon kirliliği artış göstermektedir.


Ozon Ölçümleri Nasıl Yapılır?


Yer seviyesi ozon konsantrasyonu ulusal hava kalitesi izleme ağına bağlı bazı istasyonlarda ölçülmektedir. Ayrıca pasif difüzyon tüpleri yardımı ile de bölgesel izlemeler ve konsantrasyon tayini yapılabilmektedir.


Eğer kapalı ortamlarda da anlık renk değişimi ile konsantrasyon miktarını saptayan detektörler yardımı ile yapılabilir.


Ozonun İnsana Etkileri Nelerdir?


Havada yüksek konsantrasyonda bulunan ozon, astım ve akciğer fonksiyonlarında azalma gibi solunum sistemi problemlerine yol açmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre özellikle yaz aylarında Avrupa kıtasındaki mevcut ozon konsantrasyonlarının akciğer iltihabı, solunum problemleri sebebiyle ilaç kullanımında artış ve erken ölümlere sebep olduğu tespit edilmiştir. Ozon kirliliğine maruz kalındığında insan vücudu kirliliğin ciğerlere girmesine engel olma refleksi göstermektedir. Bu refleks sonucu solunan oksijen azalmakta, vücutta azalan oksijen miktarı kalbin daha hızlı çalışmasına neden olmaktadır. Bu nedenle kalp rahatsızlıkları ve solunum problemleri yaşayan kişiler ozon kirliliğinden daha olumsuz etkilenmektedir.


Özellikle Avrupa Ülkelerinde, Japonya'da ve ABD'de ozona 8 saatlik maruz kalma konsantrasyon değeri 0,2 mg/m3 olarak sınırlandırılmıştır.


Yüksek ozon seviyeleri insan sağlığının yanı sıra bitkileri de olumsuz etkilemektedir. Tarımsal hasat oranını düşürmekle birlikte ormanların büyümesini engellemektedir. Bitkilerin fotosentez mekanizmasını bozarak daha az karbondioksit emilimine yol açmaktadır. Ayrıca binaların erken yıpranmasına sebep olduğu da bilinmektedir.


Ozon Maruziyetine Karşı Ne Yapabiliriz?





Yaz aylarında dışarıda oynayan çocuklar, dış ortamda çalışan yetişkinler, solunum ve kalp rahatsızlıkları olan kişiler ozon maruziyetine en hassas grubu oluşturmaktadır.

Ozon öncül kirleticiler, karayolu ulaşımı sırasında yoğun olarak açığa çıktığından trafiğin yoğun olduğu caddelerde ozon konsantrasyonlarının yüksek olması muhtemeldir. Bu sebeple hassas grupta yer alan kişilerin güneş ışığının etkili olduğu saatlerde trafiğin yoğun olduğu caddelerden uzak kalmaları önerilmektedir.

Fiziksel aktivite, ozon kirliliğinin akciğerlerin derinlerine inerek verdiği zararı arttırmaktadır. Dolayısıyla hassas grupta yer alan kişilerin yaz aylarında güneş ışığının etkili olduğu saatlerde kirlilik kaynaklarına yakın yerlerde fiziksel aktivite yapmaktan kaçınmaları önerilmektedir.


Ozon Kirliliğinin Kaynakta Azaltım Tedbirleri Nelerdir?


Yer seviyesi ozon kirliliği oluşumu oldukça karmaşık reaksiyonlar ile oluştuğundan maliyet etkin kontrol önlemlerinin belirlenmesi zor ve bilimsel çalışmalar gerektiren bir süreçtir. Ancak temelde yapılması gereken ozon öncülleri olarak bilinen azot oksitleri ve uçucu organik emisyonları kaynağında azaltmaya yönelik tedbirler alınmasıdır.


Yer seviyesi ozon kirliliği oluşumunda birincil etkiye sahip trafik kaynaklı emisyonların azaltılması açısından toplu taşımanın teşvik edilmesi, emisyon oluşumunu oldukça azaltan yeni teknolojiye sahip motorlu araçların tercih edilmesi, belirli yollarda belirli saatlerde araç kullanımının kısıtlanması, fazla yakıt tüketimini önlemek ve emisyonların kontrol altına alınması için periyodik kontrollerin yapılması, toplu taşıma araçlarında temiz yakıt kullanımı ve uygun alanlarda ulaşım amaçlı bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması politik olarak alınabilecek önlemlerdendir.


Enerji santrallerinde düşük azot oksit emisyonuna neden olan yakma kazanları kullanımı ile kirlilik oluşumu önlenebilmekte; baca gazı azot oksit giderimi teknikleri ile oluşan emisyon azaltılabilmektedir. Her iki teknik de yüksek maliyetli olup santralin yaşına ve kapasitesine bağlı olarak değişebilmektedir.

Boya ve çözücü kullanımı sektörü uçucu organik emisyonların birincil kaynaklarındadır. Birçok alt sektörü bulunan bu sektörde alınabilecek önlemler değişiklik göstermekle birlikte temel amaç uçucu organik emisyonu oluşumunu azaltmaktır. En bilinen önlemlerden olan su-bazlı boya kullanımı ve çözücü kullanımının azaltılması uygulaması ülkemizde hızla yaygınlaşmaktadır.

Yer seviyesi ozon kirliliğine neden olabilecek diğer bir kaynak kaçak uçucu organik emisyonların oluştuğu akaryakıt istasyonlarıdır. Sayısı özellikle şehir merkezlerinde oldukça fazla olan akaryakıt istasyonlarında, benzin pompasından araca dolum esnasında oluşan kaçak emisyonları önleyecek tedbirlerin alınması önem taşımaktadır.


Bunun yanında; yaz aylarında klima kullanımını sınırlayarak, çamaşırları kurutucu yerine doğal havada kurutarak ve diğer her türlü elektrik tüketimini azaltarak hava kirliliğini önlemeye dolaylı katkıda bulunabiliriz.

14 görüntüleme0 yorum

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page