top of page

Makyaj ve Bakım Ürünleri Bizi Güzelleştirirken Dünyayı Çirkinleştiriyor.

Yazarın fotoğrafı: hseturkiyehseturkiye

İnsanlığın ilerleyişi ve gelişen teknolojiyle beraber çeşitleri, sayıları ve dünya üzerindeki yayılımları hızla artan ilaç, kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinin akılcıl kullanımları durumunda insan sağlığı ve bakımı üzerindeki faydaları tartışılmazdır. Ancak bu ürünlerle ilgili dünya ülkelerinin birçoğunda ve Türkiye’de göz ardı edilen problemlerden bir tanesi bu ürünlerin imalatı sırasında, canlı vücudundan atılımları sonucunda ve kullanılmayanlarının evsel atıklara ve kanalizasyonlara karıştırılarak atılması sonrasında meydana gelen çevre kirlenmeleridir. İnsan vücuduna giren her türlü kimyasal madde içerikli ürün metabolize olduktan sonra idrar, gaita, ter ve solunum yolu ile dışarı atılmaktadır. Bu kimyasallar ayrıca ölüm sonrası havaya, suya ve toprağa karışmaktadır. Depolanma ömürlerinin uzun olması için oldukça dayanıklı maddelerden üretilen bu ürünlerin üretim aşamaları, ambalajları ve kullanım sonrası çevreye karışmaları çevre üzerinde oldukça olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bu çalışmanın amacı ilaç, kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinin atık niteliği taşıyan kısımlarının tehlikeli atık sınıfına girdiğini belirtmek, klasik bertaraf yöntemleriyle bertaraflarının mümkün olmadığına değinmek, çevre üzerindeki ağır etkilerini ortaya koymak ve AB ve Türkiye’nin bu konudaki tutumunu incelemektir. Çalışmada AB ülkelerinin ve Türkiye’nin bu durumun önüne geçilmesi için çeşitli mevzuatlar geliştirdiği ancak pratikte uygulamaların oldukça kısıtlı olduğu sonucuna varılmış ve bu durumun önüne geçilmesi için çeşitli öneriler getirilmiştir.

Dünyada Makyaj ve Kişisel Bakım Ürünleri


Dünya genelinde geniş bir kullanım alanına sahip olan ilaçlar, kozmetikler ve kişisel bakım ürünleri, insan ve hayvan tıbbında tedavi edici olarak, kişisel bakım ve temizlik amaçlı olarak sıklıkla kullanılırlar. Özellikle ilaçların hatalı kullanılanları ve içeriği güvenilir maddelerle sağlanmamış kozmetik ve kişisel bakım ürünleri insan sağlığına direk zarar vermektedir. Örneğin Dünya Sağlık Örgütü, ABD Hastalık Kontrol Merkezi ve diğer birçok küresel ve ulusal kurum antibiyotiklerin yanlış kullanımına bağlı olarak birçok hastalıkta antibiyotik etkinliğinin azaldığını belirtmektedir (Mojiga ve Aga, 2011). Bunun yanında ilaç, kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinin bir kısmı metobolizma tarafından kullanılırken, kullanılmayan kısımları da vücuttan ter, idrar ve dışkı yoluyla atılarak canlı hayata hava, su ve besin yoluyla dolaylı olarak zarar vermektedirler. Bu atıklar vücuttan ayrıldıktan sonra kanalizasyon sistemine ve oradan da arıtma tesislerine ulaşmaktadırlar. Ancak arıtma tesisleri bu atıkların tam bertarafını klasik yöntemlerle yapamamaktadır. Dolayısıyla çevreye ve insan sağlığına toksik etki gösteren bu maddeler alıcı ortamlara (hava, su, toprak vb.) karışarak canlı vücuduna girmektedirler.


İnsan Üzerinde Etkileri Nelerdir?


İnsanoğlu doğadan faydalanmaya başladığından beri doğal kaynaklar da bozulmaya başlamıştır. Hava, su ve toprak kirliliğindeki artış, katı atık kirliliği, ormansızlaşma, toprak kaybı gibi doğa bozulmaları oldukça yavaş ilerlese de insan hayatını ciddi şekilde tehdit etmektedir (Malik et. all., 2014). Toplumların bu bozulmalar karşısındaki bilinçlenmesi aydınlanma çağına dayanır. Ancak ilaç atıkların çevre üzerindeki etkilerinin ilk olarak çalışılmaya başlanması 1970’li yılların başında olmuştur. Bu konuda analitik ölçümler yapabilecek yeterli ekipmanın olmayışı ise gerçek bir gelişmeyi mümkün kılamamıştır. 1990’lı yıllara gelindiğinde ise öncelikli çalışmalar içme suyu ve toplum sağlığı üzerinde yapılmaya başlanmıştır. Yapılan sayısız çalışma göstermiştir ki ilaçların kullanıldıktan sonraki atıklarının ve üretimden kaynaklanan atıklarının yönetimi sadece gelişmiş ülkelerin değil aynı zamanda diğer ülkelerinde öncelikli ihtiyacıdır (Kümmerer ve Hempel, 2010). Çünkü son dönem yapılan çalışmalar, çevremizde düşük konsantrasyonlarda bile ilaç atıklarının bulunmasının ekoloji ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yarattığını belirtmektedir. Örneğin yapılan bir çalışmada sentetik bir hormon olan ‘17α-ethynil estradiol’ün kanalizasyona nanogramla ifade edilecek ölçülerde dahi karışmasının metabolizma üzerinde endokrin bozukluklarına yol açtığı belirtilmektedir (Kim ve Aga, 2007).


Benzer bir durum kozmetik ürünler için de geçerlidir. Kozmetik ürünler güzel kokmak, güzel görünmek, çekiciliği artırmak gibi herhangi bir fizyolojik ihtiyaç olmasa dahi kullanılan ürünlerdir. Genel olarak, özellikle dış bakım için kullanılan ürünlerin geniş bir tanımını ifade eder. Kozmetik ürünlerin doğru kullanımı için hemen her ülkenin düzenlemeleri vardır (Rai et. all., 2016). Ancak bu ürünlerin kullanılmadan ya da kullanılarak atılaran kısımlarının yarattığı kirlilik göz ardı edilen bir konudur. Hızlı nüfus artışına bağlı ortaya çıkan kalabalık kentler, ürettikleri kentsel atıklarla canlı hayatını tehdit ederken bu atıkların içindeki ilaç, kozmetik ve kişisel bakım ürünleri ve bunlardan kaynaklanan kimyasal atık sular son zamanlarda sağlık ve çevre (toprak, su ve hava) üzerinde oldukça yıkıcı etkiler bırakmaktadır.


İlaç, kozmetik ve kişisel bakım ürünleri günümüzde kullanılmasından vazgeçilemeyecek olan ürünler arasındadır. Özellikle ilaç kategorisinde olan ürünlerin canlı hayatının (bitkiler, hayvanlar ve insanlar) sağlıklı devamlılığı için vazgeçilmez olduğu tartışmasızdır. Ancak bu ürünlerin üretimi, kullanımları, kullanılarak vücuttan veya kullanılmayarak yakın çevremizden uzaklaştırılmaları sonucunda çevre üzerinde oluşturdukları yük oldukça büyüktür. Özellikle çevre bileşenlerinden alıcı ortam olarak kabul edilen hava, su ve toprak üzerine olan etkileri uzun dönemde canlı hayatını oldukça ciddi boyutlarda tehdit eder hale gelmekte ve doğal kaynaklar üzerinde tahrip edici etkiler bırakmaktadır. Toprak içeriği bozulmakta, hava kalitesi değişmekte ve zaten sınırlı olan su kaynakları kirletilmektedir. Canlı vücuduna girip metabolize olduktan sonra ter, idrar ya da gaita ile tekrar doğaya bırakılan bu atıkların klasik bertaraf yöntemleriyle bertarafları mümkün değildir ve bertarafları için farklı yöntemlerin uygulanması gerekmektedir. Doğaya karışan bu atıkların çevre üzerinde oluşturdukları tahribat yanında çeşitli çevresel döngülerle tekrar canlı vücuduna alınmaları da uzun vadede ciddi sağlık sorunları oluşturacaktır. Bu konuda dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da doğada kendi kendine kısa veya uzun vadede yok olamayacak birtakım ilaçları ve ürünleri kullanan canlıların (bitki, hayvan, insan) canlılıklarını yitirmeleri durumunda çürüme yolu ile bünyelerindeki bu atıkları alıcı ortamlara bırakmalarıdır. Tedavi sürecinde ağır ilaçlar kullandırılan canlı vücutlarının canlılıklarını yitirmeleri sonrasında doğaya bıraktıkları ilaç artıklarının yağmur, rüzgar vs. gibi doğal yollarla tekrar canlı vücuduna girmesi de sakıncalı bir durumdur. Tüm bunların yanında bu tip ürünlerin kullanılmayan kısımlarının da bilinçsizce evsel atıklara karıştırılmaları ve dolayısıyla bertaraflarının gözden kaçması da doğal kaynaklar üzerinde oldukça olumsuz bir yük yaratmaktadır. Yürütülen çalışma boyunca yapılan gözlemlerde bazı evlerde ve sağlık kuruluşlarında kullanılmayan ilaçların evsel atıkların içine atılabildiği ve kanalizasyona karıştırıldığı gözlemlenmiştir. Tüm bunların yanında halkın büyük bir kesiminin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’nden habersiz olduğu ve ilaç atıkların çevreye vereceği zararları bilmedikleri gözlemlenmiştir. Konu bu açıdan ele alındığında ilaç atıklarının bilinçsizce evsel atıklara karıştırılmaması için özellikle halkın ulaşımının kolay olacağı eczanelerde ve diğer sağlık birimlerinde ‘Tehlikeli Atık Kutusu’ adı altında yerleştirilmiş kutular bulundurulması, bu kutularda biriktirilmiş atıkların eczanelerden ve diğer sağlık birimlerinden düzenli olarak toplanması faydalı olacaktır. Toplanan ilaç atıklarının taşınması, depolanması ve bertarafı bu konuda lisans almış firmalar tarafından yürütülmelidir. Ayrıca halkın kamu spotlarıyla, broşürler ve eğitimler yardımıyla atık ilaçlar hakkında bilinçlenmesi, sağlık personelinin ve halkın gereksiz ve yanlış ilaç kullanımı ve ilaç bertarafı konusunda bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır. Canlı hayatının farkında olmadan doğa üzerinde oluşturduğu bu tahribatın boyutunun küresel ölçekte olmasının bir diğer sebebi de değişen tüketim alışkanlıkları olmuştur. Gereğinden fazla alınan her türlü ürünün üretiminde ve tüketiminde doğa üzerinde yarattığı bir etki bulunmaktadır. Son dönem bilinçlendirme hareketleriyle gelişmiş toplumlar bunun önüne geçmeye çalışsa da doğa ve dolayısıyla insan hayatı bu durumdan oldukça ciddi bir şekilde etkilenmektedir. Gelişmiş toplumlar yeşil ürün, geri dönüşümlü ürün, bio-ürün, organik ürün, ekolojik ürün gibi kavramlarla özellikle insanların direk temasta bulunduğu ürünlerin (kişisel bakım ürünleri, kozmetik, kıyafet, yiyecek vb.) kullanımlarında veya atık haline geldiklerinde doğa dostu olmasına çalışsa da bu söylemlerin de güvenilirlikleri konusunda dikkatli olmak gerekmektedir.


Güzellik Sektöründeki Plastik Sorunu


Kişisel bakım, kozmetik ve güzellik ürünlerinde ve ürün ambalajlarında kullanılan plastik sorununu anlayabilmek için öncelikle bu sektörün son yüzyılda geçirdiği büyüme yolculuğunu anlayabilmek gerekiyor. Birinci Dünya Savaşı’nda askerlerin hastalık kapmamaları için gerekli hijyen koşullarının sağlanabilmesi amacıyla Amerikan askerlerine sağlanan temizlik ve kişisel bakım malzemeleri, savaş sonrasında da bir alışkanlığa dönüştü. Kısa zamanda kadınlar için kozmetik ve kişisel bakım ürünleri pazarlanmaya başladı. Kozmetik sektörünün yüz yıllık başarısını anlamak için şu rakamlara bakmak yeterli. Amerika’da 1919 yılında 60 milyon dolar değerinde olan sektör, 1970’lerde milyar dolarla ulaştı. Günümüzde ise Amerikan kozmetik sektörünün değeri 93 milyar doları aşmış durumda. Global ölçekte ise daha büyük rakamlardan bahsediyoruz elbette. Şu anda dünya genelinde üretilen plastiğin 160 milyon tonu sadece ambalaj ve paketmelerde kullanılmak üzere kullanılıyor.


İnsanların birebir vücutlarına aldıkları veya uyguladıkları ilaç, kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinin hem kendi sağlıkları için hem de sonrasında çevre sağlığı için bilinçli kullanmaları bir zorunluluktur. Renklerine, kokularına, cazip fiyat avantajlarına kapılarak alımının çokça yapıldığı bazı ürünlerin atık haline dönüştükten sonra içerdikleri kimyasallar yüzünden bertarafının klasik yöntemlerle mümkün olmadığı ve tehlikeli atık sınıfına girdikleri bilinmelidir. Konuya bu açıdan bakıldığında ilaç, kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinin atıklarının çevreye verdiği zararları minimuma indirmek için uygulanabilir ve sürdürülebilir yeni yöntemlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı gibi ilgili kurum ve kuruluşlarca ele alınması, yönetmelikler hazırlanılması ve düzenli kontrollerle devamlılığının sağlanması gerekmektedir.


Tüketici Olarak Neler Yapabiliriz?


Talep olmadan arz olmaz. Dolayısıyla, tüketici olarak çevre dostu ve sürdürülebilir markaları desteklemek sektördeki genel talebi arttıracağı için kozmetik devlerinin de daha hızlı harekete geçmelerini sağlayacaktır. Rekabetin böylesine sıkı olduğu bir sektörde, sürdürülebilirliği tercih eden markaları desteklemek tüketiciler olarak yapabileceğimiz en etkili şeylerden biri.


Eğer plastik ambalajlı ürünler kullanmak mecburiyetindeyseniz, bu ürünlerin ambalajlarını doğru şekilde geri dönüşüme kazandırmalısınız. Ambalaj üzerindeki bilgiler doğrultusunda ürünleri doğru bir şekilde geri dönüşüme kazandırabilirsiniz. Ayrıca, plastik ne yazık ki ambalajda değil, bazı ürünlerin içinde de olan bir madde. Mikro plastik içeren ürünleri satın almamaya özen gösterin.

Eskiden kullandığınız cam kozmetik ambalajlarını (yüz, göz kremi vb.) yeniden değerlendirebilirsiniz. Kendi nemlendiricinizi, saç yağınızı yaparak eski kozmetik ambalajlarınızı da kullanabilirsiniz. Hayatınızda küçük değişiklikler yaparak, etrafınızdaki insanları da benzer adımlar atmaya teşvik ederek kozmetik sektöründeki değişimin bir parçası olabilirsiniz.


 

Kaynaklar;

İlaç, Kozmetik ve Kişisel Bakim Ürünleri Atıklarının Çevre Üzerine Etkileri ve AB Ülkelerinin ve Türkiye’nin Bakış Açısı - Filiz ÇETİNKAYA KARAFAKI

Malik, A., Grohmann, E., Akhtar, R. (2014). Envorinmental deteriotaion and human health, natural and antropogenic determinants

Çevre Hakkında AB Müktesebat Rehberi. (2012)

T.C. Sağlık Bakanlığı Kozmetik Yönetmeliği

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page