Kaktüsler Bizi Radyasyondan Korur mu?
top of page
  • Yazarın fotoğrafıhseturkiye

Kaktüsler Bizi Radyasyondan Korur mu?

İnsanlar arasında böyle bir bilgi (mit-hurafe) uzunca bir süredir kulaktan kulağa yayılmaktadır.


Öncelikle bu bilginin kaynağına değinmemiz gerekiyor. 1980'li yıllarda İsviçre'nin Chardonne kentinde bulunan Jeobiyoloji Enstitüsü'nde yapılan bir gözleme dayanmaktadır. Enstitüde çalışan ve uzun saatlerini bilgisayarlar karşısında geçiren uzmanlar baş ağrısı ve aşırı yorgunluk belirtilerine sahipken, laboratuvarlara kaktüslerin alınmasından sonra bu belirtilerin azaldığı gözlenmiştir.

Bu bilginin yayılması ile, küresel ölçekte olmasa da, özellikle Doğu Avrupa ülkelerinde kaktüslerin radyasyonu emdiğine ve koruyucu bir kalkan görevi gördüğü iddiası yayılmıştır. Batı Avrupa ve ABD'deki birçok kaktüs üreticisi ve uzmanının böyle bir bilgiden haberi bile yoktur.


Kaktüslerin Emmidiği Düşünülen "Radyasyon" Nedir?


Aslında bu bizim bildiğimiz radyasyon değildir. Radyasyon uzayda yayılan enerji olup, insanoğlunun yaşadığı çevrenin bir parçasıdır. Diğer bir ifade ile Radyasyon; elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerjinin emisyonu veya aktarımıdır. X ışınları, ultraviyole ışınlar, görülebilen ışınlar, kızıl ötesi ışınlar, mikro dalgalar, radyo dalgaları ve γ-ışınları elektromanyetik spektrumun farklı parçalarıdır ve tüm ışınım radyasyon olarak adlandırılır.


X ışınları ve γ- ışınları çok yüksek frekanslarda olduğundan, oluşan radyasyon kimyasal bağları kırabilecek enerjiye sahiptir. Bu radyasyona iyonlaştırıcı radyasyon adı verilir ve bunlar zararlıdır. Radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi dalgalar ve görülebilir ışık ise daha az enerjiye sahip olup iyonlaştırıcı olmayan radyasyon olarak adlandırılır ve çoğunlukla zararsızdır.


Neler Radyasyon Yayar?


Günümüzde neredeyse hiçbir bilgisayar ekranı, günlük normal kullanım şartları altında insan sağlığını kayda değer miktarda etkileyebilecek bir etkiye sahip değildir. Eskiden kullanılan Katodik Işın Tüpü teknolojisine sahip (kısaca "tüplü") monitörler, saniyede 60 defa ekranın bir elektron ışını tarafından taranmasıyla görüntüyü oluşturmaktaydı. Bu elektron ışını ekrandaki bir noktaya (piksele) değdiğinde, bu pikseli şiddetine göre farklı şekillerde aydınlatarak görüntünün oluşmasını sağlardı. Bu sırada, şu andaki ekranlardan çok daha fazla miktarda radyasyon kullanıcıyı da etkileyecek şekilde etrafa saçılırdı. İşte bunu önlemek amacıyla "ekran koruyucu paneller" kullanılırdı. Ancak günümüzdeki LCD ve LED ekranlarda böyle bir radyasyona neden olabilecek hiçbir tepkime bulunmamaktadır. Bu monitörlerde görüntü bildiğimiz "minik lambalar" (LED: Light Emitting Diode = Işık Saçıcı Diyot) ile oluşturulur. Bugünkü bilgisayarlardan yayılan radyasyon önemsenmeyecek kadar küçüktür ve tehdit edici boyuta ulaşacak kadar bilgisayarın başında kalmak neredeyse imkansızdır. Dolayısıyla kaktüsler gerçekten radyasyonu emecek özel bir yeteneğe sahiplerse de, bunu bugünkü bilgisayarlara karşı kullanmak anlamsızdır ve gereksizdir.

Her cisim radyasyon yayar ve radyasyon emer. Örneğin siz de bu yazıyı okurken etrafınıza ölçülebilir miktarda radyasyon yaymaktasınız; ancak elbette bu miktar, bir elektronik cihazın yaydığına göre çok daha düşük bir miktardır. Aynı şekilde siz, bilgisayar masanız, duvarlarınız, klavyeniz, yatağınız ve etrafınızda gördüğünüz diğer tüm cisimler etrafımızda sürekli var olan radyasyonu emmektedirler. Dolayısıyla burada asıl önemli olan, kaktüslerin radyasyonu emmek konusunda diğer cisimlerden üstün olup olmadığıdır. Böyle bir bulguya işaret eden hiçbir araştırma yapılmadığı gibi, kaktüslerin sıcak çöl ortamında radyasyona daha fazla maruz kalmasından dolayı belki bir miktar daha dirençli olabilecekleri haricinde buna dair hiçbir mantıklı ve bilimsel açıklama bulunmamaktadır. Ancak söz konusu açıklama doğru olsa bile, bu kaktüsün kendi iç korumasıyla açıklanabilir; etraflarındaki cisimleri de koruma gibi bir özellikleri olması pek mümkün gözükmemektedir.


Günümüz teknolojik unsurlarından yayılan en temel radyasyon mor ötesi ışımadır. Bu ışıma X veya gama ışınlarına kıyasla son derece düşük enerjilidir ve vücudun derinlerine nüfuz edemez. Dolayısıyla eğer ki bu tür radyasyon herhangi bir "kanser" ile ilişkilendirilecekse, bu neredeyse sadece deri kanseri olabilir. Ancak bu tür bir kansere yol açacak kadar bilgisayar ekranından radyasyon almak mümkün değildir. Dolayısıyla, ne deri kanseri, ne de vücudun içindeki organlarla ilgili herhangi bir diğer kanser türünden modern bilgisayarlar sorumlu tutulamaz.

Kaktüslerin diğer herhangi bir cisimden daha fazla radyasyon soğurduğunu gösteren hiçbir bilimsel veri bulunmamaktadır.

Kaktüslerin radyasyona karşı ekstra koruma sağladığı iddiası, içlerindeki yüksek su oranıyla da ilişkilendirilmektedir. Su, iyi bir radyasyon emici kimyasal olduğu için kaktüslerin de kısmen daha fazla fayda sağlayacağı iddia edilmiştir. Daha önce de izah ettiğimiz gibi, bunun doğru olma ihtimali olsa da, buna yönelik herhangi bir bilimsel veri bulunmamaktadır. Ayrıca içlerindeki su miktarına göre bitkileri sıralayacak olursak, %94 ile domates, %92 ile karpuz, %91 ile greyfurt, %90 ile kavun, %88 ile şeftali, %87 ile ananas, portakal ve böğürtlen, kaktüslerin genel ortalaması olan %85 su oranından daha fazla su içeriğine sahiptir. Ayrıca yukarıda izah ettiğimiz gibi, her cismin radyasyon emici olduğunu düşünürsek, eğer ki illa radyasyondan korunmak istiyorsanız, ekranınızın önüne herhangi bir şey, özellikle de domates ya da karpuz koymanızı tavsiye edebiliriz. Ekranınız radyasyon saçmıyor olsa da, hoş bir masa süsü olabilir.


 

Kaynaklar :

https://www.plantdergisi.com/prof-dr-murat-zencirkiran/kaktusler-ve-radyasyon.html

Yazı: Blog2_Post
bottom of page