top of page
  • Yazarın fotoğrafıhseturkiye

Işık Kirliliği Nedir? Zararları Nelerdir?

Su Kirliliği, Hava Kirliliği, Toprak Kirliliği, Gürültü Kirliliği derken aslında gözden kaçan bir bir kirlilik daha var. Aslında gözden kaçması mümkün değil gibi ama maalesef çok önemsemiyoruz. İnsanın algılar yoluyla edindiği bilginin %95'i görme duyusuyla edinildiğinden önemlidir. Işık kirliliği farklı şekillerde gerçekleşir; "ışık taşması", "kamaştırıcı ışık", "aşırı ölçüde ışık", "gökyüzü aydınlatmaları", şeklinde gruplandırılır.


Işık sadece insanı değil tüm doğayı uyaran bir enerji olduğu için biyolojik olarak da oldukça düzen bozucu olabilir. Ayrıca fazlası hem psikolij hem fizyolojik hem de enerji israfı açısından oldukça sıkıntılı süreçlere neden olabilir. Sonuçta enerjiyi üretiebilmek için zaten yeterince doğayı kirletiyoruz.

Işık Kirliliği Nedir?

Işık kirliliği, çevresel kirlilikler arasında evrensel ve hızla büyüyen bir sorun olarak tanımlanabilir. Bu kirlilik, genellikle zayıf aydınlatma tasarımlarının bir sonucu olarak ortaya çıkar ve insan hayatı ile yabani yaşam üzerinde olumsuz etkilere sahip olduğu bilimsel olarak belirlenmiştir. Işık kirliliği konusunda farkındalık oluşturmak için kurumlar ve kuruluşlar, kirliliğin önüne geçilebilecek alanları belirlemek için programlar başlatmışlardır. Ayrıca, karanlık gökyüzünün korunması amacıyla yapılan çabalar da giderek artmaktadır.

Bugünün teknolojisi ile basit çözümler kullanılarak ışık kirliliğinin olumsuz etkileri kontrol altına alınabilir. Ancak, bu konuda en zor ve gereksinim duyulan unsurun politik bir yaklaşım olduğu kabul edilmektedir. Politik düzeyde alınacak kararlar ve uygulanacak politikalar, ışık kirliliğinin azaltılması ve çevresel etkilerinin önlenmesi açısından hayati öneme sahiptir. Bu nedenle, toplumun bilinçlenmesi ve politikacıların bu konuda gerekli adımları atmaları önemlidir.

Işık Kirliliğinin Zararları Nelerdir?

Fazla gece aydınlatması, iç mekanlara sızarak uyku düzenini bozabilir ve uykusuzluğa sebep olabilir. Uyku sırasında ışığa maruz kalmak, melatonin hormonu salgısını azaltabilir ve bu da özellikle kadınlarda meme kanserine yol açabilen östrojen hormonunun üretimini artırabilir. Ayrıca, ışık yoğunluğundaki ani değişiklikler, mevsimsel duygusal bozukluklara (Seasonal Affective Disorder - SAD) neden olabilir ve aydınlık bir ortamda uyumanın miyopluğa yol açabileceği düşünülmektedir.


Işık kirliliği, atmosfere önemli miktarda sera gazı salınımına neden olan bir faktördür ve bu durum çevresel etkilerin yanı sıra sera etkisi ve iklim değişikliği üzerinde de olumsuz bir etkiye sahiptir. Ayrıca, ışık kirliliğinin doğal olarak havayı temizleyen süreçleri baskılayarak dolaylı olarak hava kirliliğini artırabileceği bilinmektedir.

Özellikle aşırı gece aydınlatmasının yıllık olarak atmosfere ciddi miktarda karbondioksit salınımına neden olduğu tahmin edilmektedir. Bu karbondioksit salınımının, atmosferdeki sera gazı seviyelerini artırarak iklim değişikliğine katkıda bulunduğu bilinmektedir.

Bununla birlikte, ışık kirliliğinin azaltılması ve kontrol edilmesi için alınacak önlemler, hem çevresel hem de iklim değişikliği açısından önemlidir. Daha az enerji tüketen aydınlatma sistemleri kullanmak, gereksiz gece aydınlatmasını azaltmak ve doğal kaynakları daha verimli kullanmak gibi adımlar, ışık kirliliğinin etkilerini azaltmaya yardımcı olabilir.


Neler Yapabiliriz?

  • Teknik önlemler: Bina dış cephe malzemeleri gece ve gündüz ışığı yansıtmayan unsurlardan seçilmeli. Aydınlatmalarda her tarafa ışık saçan küresel lambalar yerine, hedef alanı aydınlatan, gökyüzüne ışık göndermeyen armatürler kullanılmalı. Güvenlik amacıyla aşırı aydınlatma yerine hareket sensörlü sistem kullanılmalıdır. Reklam aydınlatmaları yukarıdan aşağıya doğru olmalı, vitrin ışıkları gece yarısından sonra otomatik kapanmalıdır. Sodyum buharlı lambalar enerji verimliliği ve sarı ışığından dolayı tercih edilmelidir.

  • Planlama önlemleri: Yeni şehir alanları kurulmadan alınacak önlemlerdir. Aydınlatmanın verimli, sağlıklı ve çevreye rahatsızlık vermeyecek şekilde planlanması gerekir. Uluslararası standartlar ve öneriler takip edilmelidir.

  • Eğitim önlemleri: Okullarda öğrencilerin ve medya yoluyla halkın konu hakkında bilinçlendirilmesi gerekir.

  • Yasal önlemler: Dış aydınlatma yönetmeliği hazırlanmalıdır. Yönetmelik, dış aydınlatmada; lambaların, fotometrik ve teknik özelliklerini, konumu ve tesisat durumunu belirlemelidir. Rasathaneler ve doğal alanlar yasa ile ışık kirliliğinden korunmalıdır.

  • Biyolojik önlemler: Yansımanın fazla olduğu su kenarlar ve yol çevrelerine bitkilendirme yapılarak önleme yapılabilir. Şehir içi yollarda orta refüj ağaçlandırılarak ışık kirliliği ve far parlamaları azaltılmalıdır.


Hayvanlara Etkileri Nelerdir?

Yapay ışık kaynakları, özellikle gece avlanan ve göç eden kuşlar için ciddi bir tehdit oluşturabilir. Bu tür kuşlar, doğal olarak ay ışığı ve yıldızların ışığını kullanarak avlanma ve göç etme yeteneklerini geliştirmişlerdir. Ancak, yapay ışıkların etkisiyle doğal ışık kaynakları değişikliğe uğrayabilir ve kuşlar yapay ışıklara çekilebilir veya yolculukları sırasında yönlendirilmeleri zorlaşabilir.


Bu durum, kuşların göç yollarından sapmalarına, yorulmalarına ve hatta tükenene kadar uçmalarına neden olabilir. Ayrıca, bazı deniz kuşları gibi büyük kanat açıklığına sahip kuşlar, parlak ışıklar nedeniyle deniz fenerleri, rüzgar türbinleri ve deniz platformlarına çarpabilirler. Bu tür çarpışmalar sonucu kuşlar hayatlarını kaybedebilirler.


Özellikle Kuzey Amerika'da, yapay aydınlatma nedeniyle her yıl binlerce kuşun bina ve kulelere çarpması sonucu öldüğü tahmin edilmektedir. Bu durum, yapay ışık kaynaklarının doğal yaşamı ve özellikle gece avlanan veya göç eden kuşların hayatlarını olumsuz etkilediğini göstermektedir. Bu nedenle, doğal yaşamı koruma çabalarında yapay ışık kaynaklarının etkilerinin de göz önünde bulundurulması önemlidir.



 
46 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page